Ana Sayfa ›› Dergiler ›› Jinekoloji Obstretrik Pediatri Dergisi Eylül 2013 ›› Jinekoloji Obstretrik Pediatri Dergisi Haziran 2005


Jinekoloji Obstretrik Pediatri Dergisi Haziran 2005

Haziran 2005

    
Histerosalpingografinin Laparoskopi Karşısında Tubal Patolojileri Saptamadaki Başarısı, 11(2):67-69, 2005
Ebru ALPER, Burcu B. KAZDAL, Gonca YILDIRIM, Gökhan YILDIRIM, İbrahim POLAT, Ali İsmet TEKİRDAĞ
ÖZET
    Amaç: Bu çalışmanın amacı; tubal patolojileri değerlendirmede gold standart olan laparoskopi ile karşılaştırıldığında, Histerosalpingografi tubal pasajı doğru olarak göstermede ne kadar başarılıdır, Histerosalpingografi sonuçlarına ne kadar güvenebiliriz sorularına yanıt bulmaktır. Materyal ve Metod: Bu çalışmada Kasım 2001-Eylül 2002 tarihleri arasında kliniğimize infertilite nedeniyle başvurarak dışarıda çekilen Histerosalpingografi’de patoloji tespit edilen veya açıklanamayan infertilite nedeniyle laparoskopi yapılan 108 olgu incelendi. Sadece tubal fonksiyonlarla ilgili olan bulgular karşılaştırıldı. Diagnostik laparoskopi ve kromopertubasyon referans değer olarak kabul edildi. Olgular tubalardan en az birinin açık ya da kapalı olmasına göre “patoloji var” veya “patoloji yok” şeklinde tanımlandı. İstatistiksel analizler bağımlı grupları karşılaştıran ki kare (Mc Nemar) testi ile yapıldı. Bulgular: Laparoskopide 68 olguda patoloji görülmezken, Histerosalpingografi ile tubal pasajın normal olduğu olguların sadece 32’si tanınabildi. (Spesifite % 47,1). Tubal patolojisi olanlar Laparoskopide 40 olguyken, Histerosalpingografi’de 70 olguda patoloji saptandı. Bunlardan 34 tanesi gerçek pozitifti (Sensitivite % 85). Histerosalpingografi ile patoloji tespit edilemeyen 38 olgudan 32 tanesi gerçek negatifti. Buna göre negatif prediktif değer % 84.2’ydi. Histerosalpingografi’de patoloji olan 70 olgudan sadece 34’ünde gerçekten tubal pasaj yoktu (pozitif prediktif değer % 48,6). Sonuç: Histerosalpingografi’de tubal oklüzyon varsa bu vakaların % 48,6’sında gerçekten patoloji vardır. Patoloji tespit ediliyorsa bu durum mutlaka LSK ile konfirme edilmelidir. Ancak, tubal pasajın açık görüldüğü olgularda bu sonuç % 85 oranında doğrudur, tubal fonksiyonların laparoskopi ile konfirmasyonuna gerek yoktur, tedavi şekli Histerosalpingografi sonucuna göre planlanabilir. Anahtar kelimeler: Total patolojiler, laparoskopi, histerosalpinografi

 

Ektopik Gebelik Tedavisinde Tek Doz Metotreksat, 11(2):70-72, 2005
Gökhan YILDIRIM, Volkan ÜLKER, Ali İsmet TEKİRDAĞ, Hacer SABUNCU, Burcu Betül KAZDAL
ÖZET
      Amaç: Ektopik gebelik tedavisinde tedavi seçeneği olarak metotreksatın etkinliği değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Gestasyonel kese <3,5 cm., pelvik ağrısı veya belirgin hemoperitoneum bulguları olmayan 3. basamak hastaneye başvuran hastalar. Gelecekte fertilite isteği, karaciğer veya böbrek hastalığı bulguları olmayan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Bu kriterlere uyan 26 hasta çalışmaya alındı ve 50 mg/m2 metotreksat intramuskuler tek doz olarak uygulandı. Bulgular: Ektopik gebeliğin cerrahi olmayan tedavisinde tek doz metotreksat uygun hastalar için tercih edilebilir. Sonuçlar: Tedavi edilen 26 hastanın, beşine ikinci doz ve yedisine cerrahi girişim gerekti. On dokuz (% 73.1) hasta tek başına metotreksat ile ayaktan tedavi edildi. Anahtar kelimeler: Ektopik gebelik, metotreksat, tek doz

 

Çocuklarda Parasetamol Zehirlenmesi, 11(2):73-75, 2005
Suat BİÇER, Sadettin SEZER, Osman HACIHASANOĞLU, Aysun ŞENGÜL, Gönül AYDOĞAN, Hüseyin ALDEMİR
ÖZET
         Reçeteli olarak ve bazı soğuk algınlığı ilaçlarıyla yaygın kullanımı nedeniyle parasetamol çocukluk çağı zehirlenmelerinin önde gelen nedenlerindendir. Parasetamol toksisitesi karaciğer yetersizliğinin önlenebilir nedenlerinden biridir. N-asetilsistein parasetamol doz aşımında antidot olarak kullanılır. Zehirlenme zamanına bakılmaksızın parasetamole bağlı hepatoksisite varlığında ya da hepatotoksisite riski varsa kullanılmalıdır. Anahtar kelimeler: Parasetamol, N-asetilsistein, çocuk zehirlenmeleri

 

Akalazyalı Bir Olgu Sunumu, 11(2):76-77, 2005
Osman HACIHASANOĞLU, Sertaç HANEDAN ONAN, Sadettin SEZER, Sevim KÖROĞLU, Alper GÜZELTAŞ, Hüseyin ALDEMİR
ÖZET
        Akalazya özofagus alt sfinkterinin yeterince gevşeyerek açılamaması sonucu gelişen yutma güçlüğü, öksürük, kusma, büyüme ve gelişme geriliği ile seyreden, nedeni tam olarak bilinemeyen bir hastalıktır. Akalazya tüm yaş gruplarında görülebilir, fakat 5 yaşın altında çok seyrek rastlanmaktadır. Doğduğundan sonra devam eden kusma, uyuyamama, huzursuzluk, kabızlık, iştahsızlık ve büyüme-gelişme geriliği şikâyetleri ile başvuran 3 aylık, 4 kg. ağırlığındaki bir olguda radyolojik inceleme sonucu akalazya saptandı. Anahtar kelimeler: Akalazya, alt özofagus sfinkteri, çocuklarda kusma

 

Jeune Sendromu (Asfikse Edici Torakal Displazi): Bir Vaka Sunumu, 11(2):78-80, 2005
Erkut ÖZTÜRK, Esin Yıldız ALDEMİR, Sibel ÖZTÜRK, Mustafa Ali AKIN, Sultan KAVUNCUOĞLU
ÖZET
      İskelet displazileri kemiğin ya da kıkırdakların primer bozukluklarıdır. Jeune sendromu ya da eş adıyla Asfikse Edici Torakal Displazi ender görülen otozomal resesif kalıtım gösteren bir iskelet displazisidir. Sınıflandırmaya göre uzun ve yassı kemiklerin gelişme kusurları ile birlikte olanlar alt grubunun bir üyesi olup, patolojisi henüz aydınlatılamamıştır. Thorax, pelvis, extremite değişiklikleri, karaciğer, böbrek ve akciğer patolojileri ile karakterizedir. Bu yazıda kliniğimize solunum sıkıntısı ile gelmiş ve bizde tanısını almış Jeune sendromlu bir yenidoğan olgusu sunulmuştur. Anahtar kelimeler: Jeune sendromu, iskelet displazileri, asfikse edici torakal distrofi

 

Çocukluk Çağı Başlangıçlı Bir Multipl Skleroz Olgusu, 11(2):81-84, 2005
Canan KOCAMAN, Seda YILDIRIM YEŞİNEL, Serdar YEŞİNEL, Ender AKSÜYEK, Gülseren ARSLAN
ÖZET
    Multipl skleroz, relaps ve remisyonlarla seyreden santral sinir sisteminin demyelinizan bir hastalığıdır. Sıklıkla genç erişkin yaşta görülmekte olup, puberte öncesi başlangıç enderdir. Bu yazıda çift görme şikâyetiyle başvuran ve nörolojik muayenesinde internükleer oftalmopleji saptanan 16 yaşındaki bir multipl skleroz olgusu literatür bilgileri eşliğinde sunuldu. Anahtar kelimeler: Çocukluk çağı, multipl skleroz, internükleer oftalmopleji 
 

 

Holt-Oram Sendromu: Olgu Sunumu, 11(2):85-87, 2005
A. AKÇAY ARDUÇ, E. YILDIZ ALDEMİR, T. ÖNER, S. ÖZBEK, Sultan KAVUNCUOĞLU, S. AKÇAY
ÖZET
          Holt-Oram sendromu üst ekstremite iskelet displazisi ve konjenital kardiyak defektlerle karakterize otozomal dominant geçişli harediter bir hastalıktır. Olgumuz sol ön kol radius aplazisi ve sol el 1. ray aplazisi mevcut olan yenidoğan kız bebekti. Postnatal ekokardiyografisinde ventriküler septal ve atrial septal defekt saptandı. Olgumuz gestasyonel diyabetli anne çocuğuydu. Literatürde diyabetik anne çocuğu ve Holt-Oram sendromu birlikteliği bulunmaması ve ender rastlanan bir olgu olması nedeniyle yayınlamnayı uygun bulduk. Anahtar kelimeler: Holt-Oram sendromu

 

Çocukluk Çağı Kronik B Hepatitinde Aminotransferazlar ve Hepatit B Virus DNA Düzeyinin Karaciğer Histolojik Aktivite Derecesi ile İlişkisi, 11(2):88-93, 2005
Emel KARAOĞLAN, E. Mahir GÜLCAN, Sibel ÖZTÜRK, Rengin ŞİRANECİ
ÖZET
        Hepatit B virüs (HBV) infeksiyonu, dünyanın en büyük sağlık problemlerinden biridir. Bu çalışmada hepatosellüler hasarın belirlenmesinde ALT ve AST düzeyleri ile HBV-DNA düzeyinin kullanılabilirliği araştırılmıştır. SSK Bakırköy Doğumevi Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Hastanesi Pediatrik Gastroenteroloji Ünitesi’ne başvuran ve kronik aktif hepatit B (KAH-B) tanısı koyulan yaşları 1.6-18.3 yıl arasında değişen 59 olgu (33 erkek, 26 kız) çalışmaya alınmıştır. Kronik hepatit B tanısı almış tüm hastalarda HAİ, periportal güve yeniği nekrozu (PGYN), lobuler dejenerasyon ve nekroz (LDVN), portal iltihabi infiltrasyon (Pİİ) ile ALT, AST ve HBV DNA düzeyleri arasındaki korelasyon incelenmiştir. Sonuç olarak, hepatosellüler hasarı belirlemede ALT, AST ve HBV-DNA düzeyleri tam olarak bir gösterge olmamakla birlikte, HAİ ve ALT ve AST arasında güçlü bir ilişki olduğu saptanmıştır. ALT değerlerinin HAİ'yi belirlemedeki duyarlılığı ve pozitif tanımlama değerleri yüksek bulunmakla birlikte özgüllük ve negatif tanımlama oranları düşük bulunmuştur. Bu sonuçlar HAİ yüksek olan, yani belirgin karaciğer patolojisi olan KAH-B'li çocuk olguların değerlendirilmesinde yüksek ALT değerlerinin anlamlı olduğu, ancak HBV-DNA seviyelerinin anlamlı bir parametre olmadığını göstermektedir. Anahtar kelimeler: Aspartat aminotransferazlar, biyopsi, çocuk, hepatit B virusu, viral DNA

 

Bronşial Astmada İnhale Steroid Kullanımına Bağlı Gelişebilen Katarakt ve Adrenal Supresyonun Değerlendirilmesi, 11(2):94-99, 2005
Kamil TEKER, Ahmet KÖSE, Zeynel ALBAYRAK, Osman PİNÇE, Rengin ŞİRANECİ
ÖZET
            Amaç: Çalışma, Allerji-İmmünoloji Polikliniği’nden takip edilen orta ve ağır astımlı hastaların kronik tedavide kullandıkları inhale steroidlerin sistemik yan etkilerini incelemek amacıyla yapıldı. Sistemik yan etki için adrenal supresyon, katarakt ve karaciğer enzimlerine (ALT ve AST) bakıldı. Metod: Allerji- İmmünoloji Polikliniği’nden en az dokuz aydır izlenen, astım dışında hastalığı olmayan, orta ve ağır astım grubundan elli hasta randomize olarak seçildi. Astım şiddeti Pearlman ve Bierman'ın derecelendirmesine göre yapıldı. Çalışmaya dahil edilen hastalarda inhale steroid profilaksisine en az üç ay önce başlamış olmak ve inhale steroidleri düzenli kullanmış olmak şartı arandı. Hastalarımızın tamamına katarakt için biyomikroskopik slit-lamp muayene yapıldı. Yalnızca bir hastada posterior subkapsüler katarakt saptandı. Çalışmamızda inhale steroidlerin adrenal supresyon yapıcı yan etkisini belirlemek için tüm hastalarımıza inhale steroid kullanımına üç gün ara verildikten sonra, sabah bazal kortizol seviyesi bakıldı. Çalışmamızda istatistiksel analiz için Sosyal Bilimler için İstatistik Paket Programı (SPSS)'ndan yararlanılarak bağımsız student t testi ve Fisher ki-kare testi kullanıldı. P<0.05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya, astım harici bir hastalığı olmayan elli hasta dahil edildi. Hastaların % 62'si (n=31) erkek, % 38'i (n=19) kız, ortalama yaşları 111.08 ay (31-206 ay), takip süreleri ortalama 52,42 ay (9-180 ay), inhale steroid kullanım süreleri ortalama 26,68 ay (3-108 ay) ve günlük kullanılan ortalama inhale steroid miktarı ortalama 362 mcg/gün (100-800 mcg)’dü. Yalnızca bir hastada posterior subkapsüler katarakt saptandı. Diğer katarakt nedenleri ekarte edildi. Hastamızın yaşı 5 yıl 4 ay ve cinsiyeti erkekti. Bir yıldır orta astımlı ve bir yıldır 250 mcg/gün flutikazon propionat almaktaydı. Aralarda oral ve sistemik steroid kullanımı yoktu. Hasta göz polikliniğinden takibe alındı. İnhale steroid ile katarakt arasında istatistiksel anlamlı ilişki saptanamadı. Bir hastada bazal kortizol düzeyi düşük bulundu. ACTH uyarı testi ile hastada adrenal supresyon saptanmadı. Hastalarımızın tamamına inhale steroidlerin olası hepatotoksik etkileri için karaciğer enzim tayini yapıldı. Yalnızca bir hastada karaciğer enzimleri normalin 1,5-2 katı yüksek saptanınca, istenen HBV serolojisinde HBsAg: (+), anti HBs: (-), anti HBc: (+) saptandı. Hasta Gastro-entero hepatoloji polikliniğine sevk edildi. Gastro-entero hepatoloji polikliniğinde istenen tetkiklerinde HBV-DNA: (-), HBeAg: (-), anti HBe: (+) saptanınca hasta üçer aylık aralarla kontrole çağrıldı. İnhale steroidlerin hepatotoksik etkileri istatiksel anlamlılığı saptanmadı. Sonuç: Hastalarımızda aldıkları inhale steroidlere bağlı (kullandıkları dozlarda ve sürede) katarakt, adrenal supresyon ve hepatotoksik etki saptanmadı. Anahtar kelimeler: Bronşial astma, inhale steroidler, katarakt, adrenal supresyon karaciğer enzimleri

 

Yenidoğanlarda Biotidinaz Enzim Eksikliği Tarama Sonuçları, 11(2):100-102, 2005
Sultan KAVUNCUOĞLU, Sibel ÖZBEK, Leyla AKIN, Mustafa Ali AKIN, Mübeccel DEMİRKOL
ÖZET
          Biotidinaz enzim eksikliği; bu enzimin eksikliği nedeniyle oluşan biotin siklüs bozukluğu ve biotin eksikliğine bağlı bulguların görüldüğü, otozomal resesif geçişli ender bir hastalıktır. Ağır nörolojik defektler, deri bulguları, metabolik bozukluklar, koma ve ölümle sonuçlanan tablolara neden olabilir. Dünyada hastalığın sıklığı yaklaşık olarak 1/112.000’dir. Türkiye’de ise bu sıklık 1/11.977’dir. Amacımız Ocak 1994- Aralık 2000 tarihleri arasında hastanemizde canlı doğan 156.759 yenidoğanda tarama kartlarını kullanarak hastalık sıklığının araştırılmasıdır. Anahtar kelimeler: Biotidinaz eksikliği, sıklık

 

Cilt Testi Pozitif Astmatik Çocuklarda Nazal Endoskopi ve Radyoloji Bulgularının Karşılaştırılması, 11(2):103-110, 2005
Pınar GÖKMİRZA ÖZDEMİR, Rengin ŞİRANECİ, Mustafa ÖZDEMİR, Belgin TURALI AKTAŞ, Çiğdem YILMAZ, Özden TÜREL, Osman PİNÇE, Hüsem HATİPOĞLU
ÖZET
            Amaç: Cilt testi pozitif astım bronşiyaleli çocuklarda nazal endoskopi ve radyoloji bulgularının korelasyonunun değerlendirilmesi ve bu sonuçların cilt testi negatif grupla karşılaştırılması Materyal ve Metod: Çalışma; SSK Bakırköy Doğumevi Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Hastanesi, Çocuk Allerji-İmmünoloji Polikliniği’nden takipli, yaşları 5 ile 15 yıl arasında dağılım gösteren; 18’i kız, 33’ü erkek toplam 51 hasta ile yürütüldü. Çalışmaya alınan olgular cilt testi pozitif (1. grup) ve cilt testi negatif olanlar (2. grup) olarak iki ana gruba ayrıldı. Tüm hastalara (ORDONNANCE A.P.S.I Starllergenes test solüsyonları) kullanılarak epikutan prick test metoduyla cilt testleri uygulandı. 30 hasta cilt testi pozitif, 21 hastaysa negatifti. Çalışmaya alınan tüm hastalara; İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı’nda nazal endoskopik muayene uygulandı. Tüm olgularda sinüzit tanısı occipitomental sinüs radyografisinde saptanan patolojik bulgularla desteklendi. Bulgular: Her bir radyolojik bulgu açısından gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı. Nazal endoskopideki her bir bulgu açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır. Nazal endoskopideki bulgular ile her bir radyolojik bulgunun ilişkisi incelendiğinde sadece 1. grupta hava-sıvı seviyesi ile ilişkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Nazal endoskopi ile paranazal sinüs grafisindeki tanıların ilişkisi incelendiğinde; her iki grupta nazal endoskopi bulguları ile paranazal sinüs grafisindeki (PNSG) tanılar arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır. Sonuç: Astım bronşiyalede cilt testi pozitifliğinin -birinci gruptaki hava sıvı seviyesi hariç, paranazal sinüs grafisindeki sinüzit bulguları açısından ve nazal endoskopi bulgularıyla radyolojik tanıların ilişkisi açısından anlamlı fark oluşturmadığı belirlenmiştir. Bu bulgular ışığında radyoloji ve nazal endoskopi bulgularının her zaman korele olmadığı ve sinüzit tanısında tek bir modalite yerine anamnez ve klinik bulguların diğer yöntemlerle desteklenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimeler: Sinüzit, nazal endoskopi, paranazal sinüs grafisi

 

Çocuk Acil Servisine Başvuran Akut İshal Olgularında Rotavirüs Enfeksiyon Sıklığı, 11(2):111-113, 2005
Özgür KARLIKLI, Sadettin SEZER, Suat BİÇER, Önder ULUCAKLI, Osman HACIHASANOĞLU, Gönül AYDOĞAN, Hüseyin ALDEMİR
ÖZET
        Amaç: Akut gastroenterit gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağı mortalitesinin ana nedenidir. Rotavirüs çocuklarda akut gastroenteritin dünya çapında sık nedenlerinden biridir, başlıca 5 yaşın altındaki çocukları etkiler. Bu çalışmanın amacı SSK Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Hastanesi Çocuk Acil Servisi’ne getirilen çocukluk çağı gastroenteritlerinin değerlendirilmesidir. Materyal ve Metod: Mart 2003-Mart 2004 arasındaki 12 aylık sürede gastroenteritle getirilen, yaşı 60 ayın altında olan çocuklar çalışmaya alındı. Toplam 480 çocuğun gaita örneklerinde lateks aglutinasyon yöntemiyle rotavirüs antijeni arandı. Bulgular: Toplam 480 çocuk çalışmaya alındı. Hasta örneklerinin 73’ünde (% 15.2) rotavirüs saptandı. Enfeksiyon oranı kış aylarında en yüksekti. Rotavirüs en fazla olarak (% 45.25) 6-12 aylık çocuklarda bulundu. Sonuç: Rotavirüs, pediatristlerin tedavi ettiği 5 yaş ve altındaki çocuklarda toplumdan kazanılmış gastroenteritlerin bir nedenidir. Olguların sıklığı benzer iklimli ülkelerin sonuçlarıyla uyumludur. Bir yaşın altındaki çocuklarda rotavirüs ile hastalanma riski daha fazladır. Anahtar kelimeler: Rotavirüs, gastroenterit, çocuk acil, lateks aglutinasyon

 

İnfantil Polikistik Böbrek Hastalığı, 11(2):114-115, 2005
Osman HACIHASANOĞLU, Sertaç HANEDAN ONAN, Sadettin SEZER, Sevim KÖROĞLU, Suat BİÇER, Nuray AKTAY AYAZ, Alper GÜZELTAŞ, Hüseyin ALDEMİR
ÖZET
            İnfantil polikistik böbrek hastalığı renal kistik hastalıkların çocuklarda görülen en sık şeklidir. Bu hastalık değişen oranlarda hem böbrekleri (kistler veya tubuler ektazi), hem de karaciğeri (konjenital hepatik fibroz) tutar. Otozomal resesif olarak geçer. Gelecek gebelikler % 25 risk taşıdığı için genetik danışma açısından teşhis önemlidir. Etkilenmiş çocuklarda oligohidramnios öyküsü vardır. Vakaların çoğu ilk günlerde pulmoner veya renal yetmezlikten kaybedilirler. Gestasyon yaşı 34 hafta olan 2.300 gr. olarak siyanoze ve solunum güçlüğü ile doğan bir yenidoğanın muayenesinde böbrekler büyümüş olarak palpe edildi. Ultrasonografik inceleme ile infantil polikistik böbrek hastalığı teşhis edildi. Daha sonra yapılan otopsi ile durum kesinlik kazandı. Anahtar kelimeler: İnfantil polikistik böbrek hastalığı, çocuklarda renal kistler, büyümüş böbrekler

 

Tekrarlayan Kruplarda Atopik Zemin, 11(2):116-120, 2005

Mustafa Ali AKIN, Leyla AKIN, Hasan ÖNAL

ÖZET
             Krup sendromları çocukluk çağındaki alt solunum yolu enfeksiyonlarının sık rastlanan bir formudur. Özellikle tekrarlayan psödokrup olgularında hem üst, hem de alt solunum yollarında hiperreaktivite söz konusudur. Bu hastalarda yapılan ileri çalışmalarda serum Ig A düzeyinin düşük, Ig E düzeyinin yüksek olabileceği yönünde eğilimler saptanmıştır. Biz de hastanemiz acil ve çocuk polikliniğine başvuran psödokrup/tekrarlayan krup sendromlu hastalarda atopi ilişkisini araştırmak amacıyla bu çalışmayı yaptık. Anahtar kelimeler: Krup sendromları, IgA, IgE, atopi

2019

2018

2017

2016

2015

2014

2013

2012

2011

2010

2009

2006

2005

2004

Logos Tıp Yayıncılığı
Yildiz Posta Cad. Sinan Apt. No:36
D.63-64 Gayrettepe 34349 Istanbul
 
Fax :
(212) 288 0541
(212) 288 5022
(212) 211 6185
  E-mail
[email protected]
  Google Maps için tıklayın