Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):100-106, 2006
|
Hastanemizde Yürütülmekte Olan Güvenli Annelik Projesi ve Hizmete Yansımaları
Bengü AKSOY *
|
|
Güvenli annelik üreme sağlığının en önemli ayağını oluşturmaktadır. Eğitim, iletişim ve danışmanlık, güvenli annelik hizmetlerinin vazgeçilmez ve ayrılmaz bir parçasıdır. Eğitim ve danışmanlık hizmetleriyle gebe ve ailesi bilinçlendirilmeli ve kendi bakımını yönetebilmesi, düzenli kontrollere gelmesi sağlanmalıdır. Bu sayede risklerin erken dönemde fark edilip önlem alınması mümkün olacaktır. Eğitim ve danışmanlık hizmetlerine hastanemizde yeterli zaman ayrılamaması, hizmette standardın olmaması nedeniyle, gebe ve lohusa eğitim-danışmanlık hizmetlerini kurumsallaştırma gereksinimiyle, 2004 yılında Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı ile ortak bir proje imzalandı. Projenin genel amacı; kurumumuzda gebe, lohusa ve ailesine yapılmakta olan sağlık eğitim programlarını geliştirmek, standart hale getirmek ve yaygınlaştırmak; hastanenin gereksinimlerine uygun ve herkes tarafından kabul edilip onaylanan bir eğitim modeli geliştirmek, eğitim programını kurumsallaştırmaktır. Hastanemizde uygulanan “Güvenli Annelik” eğitim programı, hastanenin konumu, prosedürleri ve ihtiyacı, hasta sirkülasyonu ve gereksinimi dikkate alınarak hazırlanmış olup, standart hale getirilmiş minimum bilgi ve beceriyi kapsamaktadır.
Anahtar kelimeler: eğitim ve danışmanlık, gebe ve lohusa eğitim programı, güvenli annelik
|
Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):107-113, 2006
|
Talasemi Major Hastalarında Akciğer Fonksiyon Bozuklukları ve Demir Yükünün Rolü
Mesut ÖZEL *, Hasan ÖNAL **, Arzu AKÇAY **, Zafer ?ALCIOĞLU ***, Gönül AYDOĞAN ***
|
|
Amaç: Beta talasemide uygulanan multipl kan transfüzyonları nedeniyle dokularda progressif demir birikimi olur. Talasemi majorda akciğer fonksiyonlarında görülen başlıca bozukluk restriktif hastalık şeklinde olup, hastaların küçük bir kısmında restriktif-obstruktif bozukluk şeklinde karışık bir patern bulunur. Talasemi major hastalarında akciğer fonksiyonlarındaki bozukluğu ve serum ferritin düzeylerini belirlemek için, hipertansfüzyon tedavisi ve desferoksamin ile şelasyon uygulanan talasemili 39 hasta değerlendirildi.
Gereç ve Yöntem: Talasemi majorlu 39 hastada (19 erkek, 20 kız) akciğer fonksiyon testleri yapıldı ve serum ferritin düzeyleri tespit edildi. Çalışılan parametreler içinde akciğer hacimleri [fonksiyonel rezidüel kapasite (FRC), zorlu vital kapasite (FVC), rezidüel volüm (RV) ve total akciğer kapasitesi (TLC)]; ve akım hızları [1. Saniyedeki zorlu ekspiratuar volüm (FEV1), 1. saniyedeki zorlu ekspiratuar volümün zorlu vital kapasiteye oranı (FEV1/FVC), zorlu ekspiryum ortası akım hızı (FEF25-75)] çalışıldı. Düzenli transfüzyon yapılan ve desferoksamin kullanan 39 beta talasemi hastasının yanı sıra 20 normal, sağlıklı çocuğa da akciğer fonksiyon testleri yapıldı.
Bulgular: Hiçbir vakanın akciğer fonksiyon testleri normal değildi. 21 vakada (%53.8) hafif, 16 vakada (%41) orta derecede, 2 vakada (%5.2) ise ağır derecede restriktif bulgular görüldü. FVC, FEV1 ve PEF değerlerinin oldukça azalmış, FEV1/FVC ve zorlu vital kapasitenin %25’indeki maksimum ekspiryum akımının ise normal sınırlarda olması restriktif hastalığı gösterdi. Total akciğer kapasitesi, rezidüel volüm ve zorlu vital kapasitenin ortalama değerlerinin belirgin olarak azalması da restriktif akciğer fonksiyon bozukluğunu göstermiştir. Serum ferritin düzeyleriyle restriktif parametreler ve total akciğer kapasiteleri arasında negatif korelasyon bulundu. Bu çalışmadaki talasemi major hastalarının akciğer fonksiyon bozukluğu restriktif tipte ve serum ferritin düzeyleriyle bağlantılıydı.
Sonuç: Talasemi majorlu çocuklarda sıklıkla hafif-orta derecede restriktif tipte akciğer bozukluğu vardır. Bu akciğer fonksiyon bozukluğu serum ferritin düzeyiyle bağlantılıdır. Çok sayıda transfüzyon yapılmış olan talasemili hastalarda gelişen restriktif akciğer patolojisi, olasılıkla akciğer parenkimindeki bozukluğa bağlıdır.
Anahtar kelimeler: akciğer fonksiyon testleri, ferritin, talasemi major
|
Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):114-119, 2006
|
Çocuklarda Antiepileptik İlaçların Serum Lipid Profiline Etkisi
Sevim KÖROĞLU *, Gülseren ARSLAN **, Ender AKSÜYEK **, Canan KOCAMAN **, Erdal ADAL ***
|
|
Bu çalışmada çocuk yaş grubunda karbamazepin ve valproik asit kullanımının aterosklerotik kalp hastalığı geliştirme risklerinden biri olan serum lipid profili üzerine etkisi araştırıldı. Bu antiepileptik ilaçları kullanan 43 hasta prospektif olarak izlendi. Karbamazepin alan hastalarda tedavi başladıktan 3 ve 6 ay sonra alınan serum örneklerinde, istatistiksel olarak anlamlı artış tespit edildi. Diğer parametrelerde anlamlı değişiklik olmamıştır. Valproik asit tedavisi alan hasta grubunda ise tedaviye başlandıktan 3 ve 6 ay sonra alınan serum örneklerinde total kolesterol, VLDL-C, trigliserid düzeylerinde başlangıca göre anlamlı azalma saptandı.
Anahtar kelimeler: antiepileptik tedavi, ateroskleroz, serum lipid profili |
Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):120-123, 2006
|
Yenidoğan Döneminde Hidrosefali Tanısıyla İzlenen Hastalarda Etiyoloji
Emel ALTUNCU *, Diğdem BEZEN **, Sinem ORAL CEBECİ **, Sultan KAVUNCUOĞLU ***, Esin YILDIZ ALDEMİR *, Sibel ÖZBEK ****
|
|
Amaç: Hidrosefali tanısı ile izlenen yenidoğanlarda etiyoloji ve yakın dönem mortalite sonuçlarının incelenmesi amaçlandı.
Yöntem: Mart 2002-Aralık 2004 tarihleri arasında hastanemiz neonatoloji ünitesinde yatan term ve preterm bebeklerden, yapısal anomali dışında, intrakranyal kanama, menenjit ve asfiksiye sekonder gelişen hidrosefalili vakalar değerlendirmeye alındı. Elde edilen veriler sunuldu.
Bulgular: Sekonder hidrosefali nedeniyle izlenen 63 hasta değerlendirildi. Bebeklerin doğum ağırlıkları 770-4070 g, gestasyon haftaları 25-42 hafta arasında değişiyordu. Hidrosefalili hastaların %80’i preterm, %20’si term ve % 68’i erkek, %32’si kızdı. Menenjit 20 (%31), intrakranyal kanama 47 (%74), asfiksi 15 (%25) hastada en önemli etiyolojik faktörlerdi. Hidrosefali nedeniyle izlenen 63 bebeğin 6’sı izlem sırasında, 7’si postneonatal dönemde kaybedildi.
Sonuç: Hidrosefali morbidite ve mortalitesi yüksek bir hastalıktır. Yenidoğan döneminde en önemli etiyolojik faktör intrakranyal kanama olup, özellikle riskli prematüreler en sık etkilenen gruptur. Çalışmamızdaki bulgular literatürdekine benzer bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: hidrosefali, intrakranyal kanama, mortalite, yenidoğan
|
Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):124-127, 2006
|
Tiner Alımı Sonrası Pnömatoseller Gelişen Bir Çocuk (Vaka Sunumu)
Suat BİÇER *, Nuray AYAZ *, Seda YE?İNEL **, Fahrettin UYSAL **, Gönül AYDOĞAN ***
|
|
Hidrokarbonlar sağlıklı çocuklarda ciddi hasara neden olabilir. Tiner, özellikle boya-badana işleri sırasında çocukların kolayca ulaşabildiği yerlerde bulunur. Yutulduğunda ve inhale edildiğinde ciddi toksisiteye neden olabilir. Akciğere aspirasyonu akciğer parankim hasarı ve kimyasal pnömoniye neden olabilir. 36 aylık bir kız çocuğunda akciğer parankim hasarına, multipl kavitelerin oluşumuna neden olan bir tiner alımı vakası sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: çocuk, tiner, kimyasal pnömoni, multipl abseler
|
Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):128-130, 2006
|
Karaciğer Hastalığının Eşlik Ettiği G542X Mutasyonlu Kistik Fibroz Vakası
Zerrin ÖNAL *, Esra ÖZEK **, Tülay ERKAN ***
|
|
Kistik fibroz otozomal çekinik geçişli kalıtsal bir hastalıktır. Solunum ve sindirim sistemi başta olmak üzere birçok sistemi etkiler. Hastalardaki karaciğer hasarının patojenezi tam olarak bilinmemektedir. Kistik fibrozda karaciğer hastalığı gelişmesinde pankreas yetersizliği en önemli etkendir. Karaciğer hastalığı gelişmesinde mutasyonların rolü tam olarak bilinmemektedir. İshal ve tartı alamama yakınmasıyla getirilen 4 aylık erkek çocuğa kistik fibroz tanısı konuldu. Vakada kistik fibroza bağlı karaciğer tutulumu saptandı. Mutasyon analizinde G542X bulundu. Karaciğer tutulumuna G542X mutasyonunun eşlik etmesi önemli olduğundan sunulması uygun görüldü.
Anahtar kelimeler: G542X mutasyonu, karaciğer tutulumu, kistik fibroz |
Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):131-136, 2006
|
Kritik Hasta Çocuklarda Monitörizasyon Teknikleri
Suat BİÇER *, Hakan GEMİCİ *, Hüseyin ALDEMİR **
|
|
Ciddi hastalığı olan, travmaya maruz kalmış olan ya da yaşamı tehdit edici hastalığa sahip olan birçok hastada, fonksiyonları ve genel durumlarındaki değişikliklerin tespit edilebilmesi için yakın gözlem gerekir. Kritik hastalığı olan çocukların invazif ya da invazif olmayan tekniklerle monitörizasyonu, biyolojik ve fizyolojik bilgileri edinmemizi sağlar. Monitörizasyonun noninvazif metodları, yoğun bakım hastalarının değerlendirilmesinde, özellikle pediatrik alanda kesin bilgiler sağlar. Noninvazif monitörizasyon kalp hızı ve ritmi, solunum hızı ve arteryel oksijen satürasyonunun sürekli izlemini; kan basıncı ve kan gazı gibi bazı laboratuvar değerlerinin ise, sürekli olmayan ölçümünü kapsar. Nabız oksimetresi ağır hastalarda arteryel oksijen satürasyonunu sürekli ölçerek, hastanın oksijen gereksiniminin tahminini, invazif kan gazı çalışmalarının azalmasını ve kritik hasta çocuğun sürekli monitörizasyonunu sağlar. Kapnometri, entübe hastada end-tidal karbondioksit değerlerinin ölçümünü sağlayan mükemmel ve güvenli bir yöntemdir. Bu teknik, çeşitli solunum sorunlarının ve endotrakeal kanüllerin uygun yerleşimi ya da mekanik ventilasyondan ayrılabilme durumunun sürekli monitörizasyonunu sağlamada çok kullanışlıdır. Hemodinamik ve solunumsal invazif monitörizasyon, invazif kateterlerin yerleştirilmesiyle kan basıncı ve santral venöz basıncın sürekli izlemini, arteryel kan gazları değerlerinin ise, aralıklı olarak elde edilmesini sağlar. İnvazif monitörizasyon özellikle stabil olmayan kritik hastalarda kullanılır, rutin hasta başı monitörleri, fizyolojik bilgilerin sürekli ve aralıklı olarak elde edilmesini sağlayan ve invazif olmayan cihazlardır. Bu kombinasyon birbirini tamamlayarak, klinisyenin hastanın durumunu dakika dakika izleyebilmesini sağlar.
Anahtar kelimeler: kapnometri, kritik hasta çocuk, monitörizasyon, nabız oksimetresi |
Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):137-139, 2006
|
Çocuklarda Rotavirüs İnfeksiyonları
Diğdem BEZEN *, Suat BİÇER **, Önder ULUCAKLI ***, Hüseyin ALDEMİR ****
|
|
İshal çocuklardaki morbidite ve mortalitenin dünya çapındaki en sık nedenlerinden biridir. Çocuklardaki akut infeksiyöz ishallerin en sık görülen nedeni viral bağırsak infeksiyonlarıdır. Ilıman iklimlerde ve kış aylarında 2 yaşın altındaki çocuklar ve yenidoğanlardaki ağır diyareli hastalıklar sonucu hastaneye yatışların en önemli kaynağı rotavirüstür. Enzim immunoassay ve lateks aglütinasyon testleriyle antijen tespiti, rotavirüsün tanısında hızlı, kolay ve ucuz olduğu için tercih edilmektedir. Rotavirüs infeksiyonunda destekleyici tedavi yapılır.
Anahtar kelimeler: akut ishal, çocuk, rotavirüs, viral gastroenterit |
Jinekoloji Obstetrik Pediatri Dergisi 12(3):140-151, 2006
|
Çocukluk Çağı Zehirlenmeleri
Suat BİÇER *, Hakan GEMİCİ *, Hüseyin ALDEMİR **
|
|
Zehirlenmelerin çocuk acil servisinde ayrı bir önemi vardır. Hızlı ve doğru tanı ve tedavi, yakın izleme, monitörizasyon ve bazen de yoğun bakım gereksinimi gösteren intoksikasyon vakalarına ilk yaklaşım acil servislerde yapılmaktadır. Başlıca zehirlenme nedeni kaza ve ailenin dikkatsizliği nedeniyle çocuğun kazara ilaç alımıdır. Zehirlenmeler çocuklardaki morbidite ve mortalitenin önlenebilen nedenleri arasındadır. Zehirlenmelerin tedavisindeki tüm ilerlemelere rağmen en etkili yöntem önlem almadır. Evlerde temizlik işlerinde daha çok kullanıma giren temizlik maddelerine çocukların daha kolay ulaşabilmelerinin, açık temizlik maddelerinin içecek şişelerine benzer şişelere doldurulmasının engellenmesiyle zehirlenme oranı azaltılabilir. İlaçların çocukların ulaşamayacakları yerde saklanması ve kolay açılmayan güvenli kapak uygulaması alınabilecek önlemler arasındadır. İntihar amaçlı zehirlenmeler daha az sayıdadır. İntihar amaçlı zehirlenme vakalarında aile içi sorunlar en sık nedendir. Aileler, ilaç üreticileri, hekimler tarafından alınacak önlemlerin yanı sıra zehirlenmelerin epidemiyolojik ve klinik özelliklerinin belirlenmesi, çocukluk çağı zehirlenmelerinin önlenmesine, mortalite ve morbiditesinin azaltılmasına önemli katkıda bulunacaktır.
Anahtar kelimeler: çocuk, önleme, zehirlenme
|
|