Ana Sayfa ›› Dergiler ›› Jinekoloji Obstretrik Pediatri Dergisi Eylül 2013 ›› Jinekoloji Obstretrik Pediatri Dergisi Şubat 2011


Jinekoloji Obstretrik Pediatri Dergisi Şubat 2011

 Şubat 2011

    
JOPP Derg 3(1):5-11, 2011
Enfeksiyon Hastalıklarının Tanısında Laboratuvar Bulguları
Hüsem HATİPOĞLU *, Serdar ERKAL **, Serdar TÜRKMEN **, Nuri ENGEREK *, 
Keramettin KURT *, Rengin ŞİRANECİ ***
ÖZET

Enfeksiyon hastalıkları çocukluk çağında hastane başvurusu ve yatış nedenleri arasında en sık sorumlu nedenlerdir. Özgün tanıda genellikle mikrobiyolojik yöntemler kullanılmaktadır. Özgün olmayan biyokimyasal laboratuvar bulguları da hızlı sonuç sağlayarak tanıyı desteklemede kullanılır. Bu makalede eritrosit sedimentasyon hızı, C-reaktif protein, ve tam kan sayımının enfeksiyon hastalıklarındaki yeri tartışılmıştır.

Anahtar kelimeler: anemi, C-reaktif protein, eritrosit sedimentasyon hızı, lökosit sayısı, trombosit sayısı

 

JOPP Derg 3(1):12-17, 2011

Artmış Maternal Serum Human Koryonik Gonadotropin Düzeyleri Saptanan Olgularda Gebelik Sonuçları
Gökhan YILDIRIM *, Ali GEDİKBAŞI *, Fatma Nurgül AKTAŞ *, Ahmet GÜL **, Ahmet GÜLKILIK ***

ÖZET

Amaç: Bu çalışma ikinci trimester tarama testinde maternal serum h-CG (MShCG)’nin 2.0 MoM ya da daha yüksek bulunan olgularda gebelik sonuçlarını değerlendirmek amacıyla yapıldı.?

Yöntemler: MShCG değerinin < 2.0 MoM olduğu 559 olgu ile hCG’nin ?2.0 MoM olduğu 146 olgunun gebelik sonuçlarını karşılatıran bir kohort çalışmasıdır. Her iki olgu grubu doğumda gebelik haftası, doğum ağırlığı, preterm eylem, intrauterin gelişme geriliği, preeklampsi ve fetal ölüm gelişimi yönünden olgular karşılaştırıldı.?

Bulgular: Kötü gebelik sonuçları MShCG’nin ? 2.0 MoM olduğu olgularda belirgin olarak artmıştı. MShCG’nin ? 2.0 MoM olan olgularda preeklampsi ve preterm doğum riskinde artış vardı (sırasıyla, OR= 13.83, % 95 GA 4.91-38.98, OR= 7.13 % 95 GA 3.11-16.33). ?

Sonuç: MShCG’nin 2.0 MoM’dan yüksek olduğu olgular kötü gebelik sonuçları ile birliktedir, bu nedenle bu değerin üzerindeki olgular yakından izlenmelidir.

Anahtar kelimeler: human koryonik gonadotropin, gebelik sonuçları
 

 

JOPP Derg 3(1):18-21, 2011

Çocukluk Çağı Afebril Konvülsiyonlarında Geçici Periferik Lökositozun Değerlendirilmesi
Erdal ADAL *, Emre AKKELLE **, Hasan ÖNAL ***, Metin AYDOĞAN ****, 
Gülseren ARSLAN *****, Hüseyin ALDEMİR ******

ÖZET

Amaç: Bu çalışmada çocukluk çağı afebril konvülsiyonlarında herhangi bir enfeksiyon olmaksızın lökositoz görülüp görülmeyeceği, lökositozun ne kadar süreceği, lökositozdan hangi lökosit alt grubunun sorumlu olduğu, lökositozun konvülsiyon süresi ya da konvülsiyon şekli ile ilişkisinin olup olmadığının saptanması amaçlanmıştır.??

Yöntemler: Tüm hastalardan başvurularında tam kan sayımı örneği alınmış ve periferik kan yaymaları yapılmış, içlerinde lökositoz saptananlardan tam idrar tahlili, kan kültürü ve idrar kültürü örnekleri alınmıştır. Yine lökositozlu hastalardan başvurularının 24. saatinde ikinci bir tam kan sayımı yapılmıştır.?

Bulgular: Çalışmaya yaş ortalamaları 6.34±4.2 yıl (0.5- 16 yaş) olan 96’sı kız, 119’u erkek toplam 215 hasta alınmıştır. Statuslu olgularda lökositoz oranı % 47.6 iken, statusu ?olmayanlarda bu oran % 6.2 idi. Lökositozdan sorumlu lökosit alt grubunun nötrofil olduğunu gördük. Lökositozlu hastaların tamamında 24. saatte lökositozun gerilediğini saptadık.?

Sonuç: Afebril konvülsiyonlu çocuklarda herhangi bir enfeksiyon olmadan geçici bir lökositoz görülebilir. Konvülsiyon süresi uzadıkça lökositoz görülme olasılığı artar.?

Anahtar kelimeler: afebril konvülsiyon, çocuk, lökositoz
 

 

JOPP Derg 3(1):22-26, 2011

Nadir Faktör Eksikliklerinde Merkezi Sinir Sistemi Kanamaları
Zafer ŞALCIOĞLU *, Arzu AKÇAY **, Deniz TUĞCU **, Hülya SAYILAN ŞEN ***, Selvinaz EDİZER ****, Gönül AYDOĞAN *****, Ferhan AKICI **, Zafer BAŞLAR ******

ÖZET

Amaç: Nadir faktör eksiklikleri otosomal resesif kalıtılan, 500 binde bir ile 2 milyonda bir sıklıklarında karşılaşılan kalıtsal pıhtılaşma faktörü eksiklikleridir. Bu hastalar için en önemli ve yaşamı tehdit eden kanama sorunu merkezi sinir sistemi kanamalarıdır. Çalışmamızda 1990 ile 2009 yılları arasında kliniğimizde izlenen ve tedavi edilen 109 nadir faktör eksikliği olgusu arasında yer alan 14 hastaya ait merkezi sinir sistemi kanamalarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.?

Yöntemler: Hasta kayıtlarından olgulara ait bilgiler geçmişe dönük olarak incelenmiştir. ?

Bulgular: Olguların 69’u erkek 40’ı kızdır. Hastaneye başvuru yaşları bir hafta ile 19 yaş arasında değişmektedir. Anne ve babaların akrabalık oranı % 38,9 olarak saptanmıştır. Olgularımız 10’u fibrinojen (% 9.2), 1’i Faktör II (% 0.9), 5’i Faktör V (% 4.5), 73’ü Faktör VII (% 67), 11’i Faktör X (% 10.1), 7’si Faktör XI (% 6.5), 2’si Faktör XIII (% 1.8) eksikliklerinden oluşmaktadır. Olgularımızın tümü göz önüne alındığında cilt ve yumuşak doku kanamaları % 66.8, eklem kanamaları % 22.7, ağız içi kanamaları % 21.2, burun kanamaları % 17.4, MSS kanamaları % 12.8 ve mide bağırsak kanamaları % 9.6 olarak sıralanmaktadır. MSS kanamaları olan kastaların 8’i FVII (% 57.2), 4’ü FX (% 28.6), 1’i FV (% 7.1) ve 1’i fibrinojen (% 7.1) eksikliğidir. Olguların 10’u (% 71.5) 3 ayın altında tanı almıştır. Üç ay ile bir yaş arasında 3 olgu (% 21.4) ve bir yaşın üzerinde 1 hasta (% 7.1) tanı almıştır.?

Sonuç: Bildirimizde nadir faktör eksikliklerinin erken dönemde tanınmasının önemi ve profilaktik tedavi yaklaşımlarının gerekliliği vurgulanmaktadır.

Anahtar kelimeler: nadir faktör eksiklikleri, merkezi sinir sistemi kanamaları
 

 

JOPP Derg 3(1):27-34, 2011

Çocuk İdrar Örneklerinden İzole Edilen Gram Negatif Bakteriler ve Antibiyotik Duyarlılıkları
Kamuran ZİYARETLİ ŞANLI *, Özden TÜREL **, Nevin HATİPOĞLU **,  Alev YILMAZ ***, Rengin ŞİRANECİ ****

ÖZET

Amaç: Bu çalışmada çocuklarda idrar yolu infeksiyonuna (İYE) neden olan Gram negatif bakteri türlerinin ve antimikrobiyal dirençlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir.

Yöntemler: Ekim 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında elde edilen idrar kültürü sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir. Çocuk kliniklerinden İYE ön tanısıyla mikrobiyoloji laboratuarına gönderilen idrar örneklerinin standart yöntemlerle ekimi yapılmıştır. Saf üremesi olan Gram negatif bakteriler çalışmaya dahil edilmiştir. Tanımlanan bakterilerin antimikrobiyal duyarlılıkları disk difüzyon yöntemi ile çalışılmıştır.

Bulgular: Çalışmamızda elde edilen 1015 Gram negatif bakteri arasında en sık E.coli (% 68.7) tespit edilmiştir. Diğer bakterilerin sıklıkları ise; Klebsiella spp (% 12.5), Proteus spp (% 2.7), Pseudomonas spp (% 2.1), Ente-robacter spp (% 0.8) ve Acinetobacter spp (% 0.3) olarak bulunmuştur. Antimikrobiyal hassasiyet testi sonucunda E.coli’de ampisilin direnci % 71, trimetoprim-sülfa-metoksazol (SXT) direnci % 55, sefuroksim aksetil direnci % 44.2; Klebsiella spp’de ampisilin direnci % 80, SXT direnci % 58.8, sefuroksim aksetil direnci % 46.8; Proteus spp’de ampisilin direnci % 54.8, SXT direnci % 45.1, sefuroksim aksetil direnci % 22.5 bulunmuştur. Her üç bakterinin en duyarlı oldukları antibiyotikler ise karbapenemler, üçüncü kuşak sefalosporinler, aminoglikozidler ve kinolonlar olarak saptanmıştır.?

Sonuç: İdrar yolu enfeksiyonu; uygun tedavi edilmezse ileride geri dönüşümsüz böbrek hasarına kadar varan komplikasyonlara neden olabilir. Tedavi kültür antibiyogram sonuçlarına göre planlanmalıdır. Ampirik tedavi kaçınılmaz olduğunda tedavide güncel direnç profillerinin incelenerek dikkate alınması gerekmektedir.?

Anahtar kelimeler: idrar yolu infeksiyonu, antibiyotik duyarlılığı, çocuklar
 

 

JOPP Derg 3(1):27-34, 2011

Çocuk İdrar Örneklerinden İzole Edilen Gram Negatif Bakteriler ve Antibiyotik Duyarlılıkları
Kamuran ZİYARETLİ ŞANLI *, Özden TÜREL **, Nevin HATİPOĞLU **,  Alev YILMAZ ***, 
Rengin ŞİRANECİ ****

ÖZET

Amaç: Bu çalışmada çocuklarda idrar yolu infeksiyonuna (İYE) neden olan Gram negatif bakteri türlerinin ve antimikrobiyal dirençlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir.

Yöntemler: Ekim 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında elde edilen idrar kültürü sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir. Çocuk kliniklerinden İYE ön tanısıyla mikrobiyoloji laboratuarına gönderilen idrar örneklerinin standart yöntemlerle ekimi yapılmıştır. Saf üremesi olan Gram negatif bakteriler çalışmaya dahil edilmiştir. Tanımlanan bakterilerin antimikrobiyal duyarlılıkları disk difüzyon yöntemi ile çalışılmıştır.

Bulgular: Çalışmamızda elde edilen 1015 Gram negatif bakteri arasında en sık E.coli (% 68.7) tespit edilmiştir. Diğer bakterilerin sıklıkları ise; Klebsiella spp (% 12.5), Proteus spp (% 2.7), Pseudomonas spp (% 2.1), Ente-robacter spp (% 0.8) ve Acinetobacter spp (% 0.3) olarak bulunmuştur. Antimikrobiyal hassasiyet testi sonucunda E.coli’de ampisilin direnci % 71, trimetoprim-sülfa-metoksazol (SXT) direnci % 55, sefuroksim aksetil direnci % 44.2; Klebsiella spp’de ampisilin direnci % 80, SXT direnci % 58.8, sefuroksim aksetil direnci % 46.8; Proteus spp’de ampisilin direnci % 54.8, SXT direnci % 45.1, sefuroksim aksetil direnci % 22.5 bulunmuştur. Her üç bakterinin en duyarlı oldukları antibiyotikler ise karbapenemler, üçüncü kuşak sefalosporinler, aminoglikozidler ve kinolonlar olarak saptanmıştır.?

Sonuç: İdrar yolu enfeksiyonu; uygun tedavi edilmezse ileride geri dönüşümsüz böbrek hasarına kadar varan komplikasyonlara neden olabilir. Tedavi kültür antibiyogram sonuçlarına göre planlanmalıdır. Ampirik tedavi kaçınılmaz olduğunda tedavide güncel direnç profillerinin incelenerek dikkate alınması gerekmektedir.?

Anahtar kelimeler: idrar yolu infeksiyonu, antibiyotik duyarlılığı, çocuklar
 

 

JOPP Derg 3(1):35-40, 2011

Süt Çocukluğu Dönemindeki Akut Gastroenteritlerde Etiyolojik ve Epidemiyolojik Faktörler
Erdal ADAL *, Diğdem BEZEN **, Zerrin ÖNAL ***, Hasan ÖNAL ****

ÖZET

Amaç: Bu çalışmada 1-24 ay arası yaş grubundaki çocuklarda ishal etkeni olarak adenovirüs ve rotavirüs sıklığının saptanması ve bu enfeksiyonların risk faktörleri, klinik özellikleri ve tedavi farklılıklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Yöntemler: Tüm hastaların yaş, cinsiyet, doğum ağırlığı, yatış sırasındaki vücut ağırlığı, boy, baş çevresi ölçüleri, beslenme anamnezi, anne yaşı ve annenin sigara içme anamnezi, semptomlar, semptomların başlama sırası ve sürelerine ait bilgiler, fizik muayene bulguları, dehidratasyon skoru, sosyoekonomik statü skoru, laboratuvar bulguları, tedavi uygulamaları ve yatış süresine ait bilgiler kaydedilmiştir.?

Bulgular: Çalışmaya yaş ortalamaları 8.12±5.40 (1-24 ay) olan, 95’i kız, 112’si erkek, toplam 207 akut ishalli hasta alınmıştır. Hastaların % 23.7’sinde adenovirüs, % 39.6’sında rotavirüs etkendi. Rota-virüsün en sık 7-12 aylık çocuklarda, adenovirüsün ise 1-24 ayda görüldüğü saptandı. Anne sütü, viral ishallerden çocuğu korumakta, düşük doğum ağırlığı ve düşük sosyoekonomik seviye, risk oluşturuyordu. Ateş, kusma ve ishal, rotavirüs ishallerinde daha şiddetli, adenovirüs ishallerinde ise daha uzun süreliydi. Yatış ve tedavi süreleri, rotavirüs ishallerinde daha uzundu.?

Sonuç: Rotavirüs ve adenovirüs 1-24 ay süt çocukluğu döneminde en sık akut ishal nedenidir. Anne sütü viral gastroenteritlerden koruyucu önemli bir faktördür. Bu etkenler hakkında yeterli epidemiyolojik ve klinik bilgi sahibi olunursa uygulanmakta olan birçok gereksiz tetkik ve antibiyotik tedavisinden kaçınılması olası olabilir.

Anahtar kelimeler: akut gastroenterit, etiyoloji, rotavirüs
 

 

JOPP Derg 3(1):41-44, 2011

Preterm Yenidoğanda Pilor Atrezisi
Semra GÜRSOY *, Esin ALDEMİR **, Gülay AYDIN TİRELİ ***, Ayşe Sibel ÖZBEK ****,
Sultan KAVUNCUOĞLU *****

ÖZET

Konjenital pilor atrezisi ender bir anomalidir. Gelişimsel duraklama sonucu gelişebilir ve çoğunlukla izoledir. Prenatal öyküsünde polihidroamnios olan ve mide cebi görülen, ancak bağırsak ansları izlenmeyen olgumuz, doğum sonrası pilor atrezisi tanısı ile ameliyat edildi. Hasta yatışının 27. gününde sorunsuz olarak taburcu edildi. Olgu ender bir anomali olması nedeniyle sunuldu.

Anahtar kelimeler: pilor atrezisi, yenidoğan, preterm

 

JOPP Derg 3(1):45-47, 2011

İntrapartum Tespit Edilen Göbek Kordonu Rüptürü
Emrah CAN *, Serdar CÖMERT *, Muhittin ÇELİK *, Ali BÜLBÜL *, Sinan USLU *

ÖZET

Doğum öncesinde göbek kordonu anomalilerinin tespiti her zaman olası değildir. Antenatal dönemde fetusun düzenli takip edilmesi; fetus için tehlikeli durumların tespiti için en önemli basamağı oluşturmaktadır. Göbek kordonu rüptürü sıklıkla göbek kordonu anomalilerine bağlı olarak veya antenatal dönemde yapılan girişimlere sekonder olarak oluşmaktadır. Gestasyon yaşına göre term olan olgu, antenatal dönemde düzenli takipliydi. Ancak, gelişen fetal distres nedeniyle acil olarak sezaryen ile doğurtuldu. Doğum sırasında göbek kordonunun bebek tarafındaki alandan ayrılmış olduğu tespit edildi. Postnatal acil yapılan hemostaz ile olgunun kanaması durdurularak kan kaybı engellendi. Olgu gözlemleyici bakımda izleme alındı.

Kordon rüptürüne günlük pratikte sık olarak rastlanmaktadır. Özellikle intrapartum gerçekleşen olgularda erken müdahale ile bebeğin morbiditesi ve mortalitesi önlenebilmektedir. Özellikle annenin antenatal anamnezinde özellik saptanması plasental anomalileri akla getirmelidir.

Anahtar kelimeler: umbilical kord, yenidoğan, rüptür

2019

2018

2017

2016

2015

2014

2013

2012

2011

2010

2009

2006

2005

2004

Logos Tıp Yayıncılığı
Yildiz Posta Cad. Sinan Apt. No:36
D.63-64 Gayrettepe 34349 Istanbul
 
Fax :
(212) 288 0541
(212) 288 5022
(212) 211 6185
  E-mail
[email protected]
  Google Maps için tıklayın