JOPP Derg 5(2):47-61, 2013
doi:10.5222/JOPP.2013.047
|
Derleme
Pelvik Organ Prolapsusu; Anatomik Temeller ve Cerrahi Yaklaşım
Emel CANAZ *, Hasan Cemal ARK **, İsmet ALKIŞ **, Ağahan HAN **, Hatice ÖLMEZ ***
1Esenyurt Devlet Hastanesi
2Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Doğum Kliniği, Ürojinekoloji Ünitesi
3Demirci Devlet Hastanesi
|
|
Yaşam süresi uzadıkça pelvik taban bozuklukları ön plana çıkmakta, giderek artan tıbbı ve sosyal bir sorun haline gelmektedir. Kadınların % 10’undan fazlası yaşamlarının bir kısmında pelvik organ prolapsusu veya inkontinans için cerrahi operasyon geçirmekte, bunların % 30’u başarısızlık nedeniyle tekrar opere olmaktadır. Bu bölümde pelvik organ prolapsusu anatomik temeller ve patofizyolojik mekanizmalar ışıgında ele alınmış; anterior, posterior ve apikal prolapsus olarak anatomik kompartmanlara göre sınıflandırılmış, cerrahi tedavi metodları ele alınırken literatürdeki başarı oranları ve komplikasyonlar belirtilmeye çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: pelvik organ prolapsusu, vajina destek seviyeleri, kolporafi, uterovajinal prolapsus cerrahisi
|
JOPP Derg 5(2):62-69, 2013
doi:10.5222/JOPP.2013.062
|
Araştırma
İntrauterin İnseminasyon Sikluslarında, Rekombinant FSH ve Üriner FSH ile Yapılan Ovulasyon İndüksiyonunun Gebelik Sonuçları Üzerine Etkisi
Ali EKİZ *, İbrahim POLAT *, Gonca YILDIRIM *, Naile Gökçe AKAGÜNDÜZ **, İsmet ALKIŞ *, Volkan ÜLKER *, Ali İsmet TEKİRDAĞ *
* İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi
** Bursa Zübeyde Hanım Doğumevi
|
|
Amaç: Ovulasyon indüksiyonunda kullanılan rekombinant folikül stimulan hormon (rFSH) ve üriner folikül stimulan hormon (uFSH) ile yapılan ovulasyon indüksiyonu siklusları sonucunda oluşan gebelik oranlarını değerlendirmek ve istatistiksel olarak bir fark olup olmadığını saptamak.
Gereç ve Yöntemler: Prospektif randomize kontrollü klinik çalışmaya, Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurulu’nun 15.02.2010 gün ve 303 sayılı kararı ile başlandı. Klomifen sitrat tedavisi ile gebe kalamayan 105 infertil kadın çalışmaya dâhil edildi. rFSH grubunda 55 hastaya 90 siklus ovulasyon indüksiyonu ve intrauterin inseminasyon (İUİ), uFSH grubunda 50 hastaya 90 siklus ovulasyon indüksiyonu ve İUİ uygulandı. Stimulasyon süresi, kullanılan gonadotropin dozu, dominant folikül sayısı, hCG gününde endometrial kalınlık, siklus iptal oranları, OHSS insidansı, İUİ günü TMSS (toplam motil sperm sayısı), gebelik oranı, ilk trimester abort oranı, çoğul gebelik oranı değerlendirildi.
Bulgular: Siklus başına gebelik oranları rFSH grubunda %16,7 ve uFSH grubunda %14,4 olarak saptandı. Her iki grup ararsında gebelik oranlarında anlamlı bir farklılık saptanmadı. Stimulasyon süresi, dominant folikül sayısı, hCG gününde endometrial kalınlık, siklus iptal oranları, OHSS insidansı ve ilk trimester abort oranları arasında fark saptanmadı.
Sonuç: Çalışmamızın sonucuna göre, İUİ sikluslarında ovulasyon indüksiyonu için rFSH ve uFSH kullanımı ile benzer gebelik oranları elde edilmiştir. Ayrıca diğer parametreler arasında da fark bulunmamıştır.
Anahtar kelimeler: ovulasyon indüksiyonu, intrauterin inseminasyon, r-FSH, u-FSH
|
JOPP Derg 5(2):70-75, 2013
doi:10.5222/JOPP.2013.070
|
Araştırma
İkinci Trimester Plasenta Lokalizasyonunun Gebelik Sonuçlarına Etkisi
Nadiye KÖROĞLU *, Sinem SUDOLMUŞ *, Hatice ÖLMEZ **, Aysun FENDAL TUNCA ***,
Ahmet GÜLKILIK ***, Gonca YETKİN YILDIRIM ***
* Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı
** Demirci Devlet Hastanesi
*** Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği
|
|
Amaç: İkinci-trimester plasenta yerleşimi ile maternal ve perinatal sonuçlar arasındaki ilişkiyi saptamak.
Gereç ve Yöntemler: Bu prospektif gözlemsel çalışma, plasenta yerleşim yeri ile gebelik sonuçları arasındaki ilişkiyi saptamak için, Şubat 2009 - Ocak 2010 tarihleri arasında İstanbul Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Antenatal Polikliniği’ne başvuran tekil gebeler üzerinde yapıldı. Plasenta yerleşimi 16 ile 22. gebelik haftasında yapılan ultrasonografi ile belirlendi. Tüm sonografik değerlendirmeler aynı kişi tarafından yapıldı. Plasenta yerleşimi 5 kategoriye ayrıldı; ön, arka, fundal, lateral (sol yan, sağ yan) ve aşağı yerleşimli. İstatistiksel analizler MedCalc v11.3 istatistik programı ile yapıldı.
Bulgular: Çalışmada 807 gebe değerlendirildi [plasenta, 328 (% 40.6) olguda ön duvar, 290 (% 35,9) olguda arka duvar, 46 (% 5,7) olguda fundus, 117 (% 14,5) olguda yan duvar ve 26 (% 3,2) olguda aşağı yerleşimliydi]. İkinci- trimester plasenta yerleşimi ile preeklampsi (P = 0,419), fetal büyüme kısıtlılığı (P = 0,658), preterm doğum gelişimi (P = 0,085), gestasyonel hipertansiyon (P=0,278) ve plasenta dekolmanı (P= 0,877) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı.
Sonuç: İkinci- trimester plasenta yerleşiminin olumsuz gebelik sonuçlarını öngörmesi üzerine etkisi saptanmadı.
Anahtar kelimeler: ultrasonografi, plasenta, plasenta previa, gebelik sonucu
|
JOPP Derg 5(2):76-80, 2013
doi:10.5222/JOPP.2013.076
|
Araştırma
Levonorgestrelli Rahim İçi Araç Uygulanan Menorajili Hastalara Ait Menstruasyon Patern Değişikliklerinin ve Anemi Üzerine Olan Etkilerinin Tedavinin Birinci Yılındaki Değerlendirilmesi
Cihangir UZUNÇAKMAK *, Ebru AKBAY **, Murat EKİN **, Zeynep AKÇIĞ **
* İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği
** Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Kliniği
|
|
Amaç: Bu çalışmanın amacı 1 yıllık takipte levonorgestrel salgılayan intrauterin sistemin (LNG-IUS) menoraji tedavisindeki etkinliğini araştırarak, kanama miktarına, menstruasyon paterne, serum ferritin ve hemoglobin seviyelerine olan etkilerini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntemler: Menoraji nedeniyle LNG-IUS uygulanan 50 hastanın kanama paternleri kaydedilip, piktoryal (resimli) skorlama sistemi kullanılarak kanama miktarları değerlendirildi. Bu veriler serum ferritin ve hemoglobin değerleri ile birlikte, 1 yıl sonraki verilerle karşılaştırıldı.
Bulgular: Çalışma sonunda 43 (%86) hastaya ulaşılabildi ve ortalama yaş 40,46±5,79 olarak tespit edildi. Hemoglobin seviyelerinde (tedavi öncesi 11,14 gr/dL, tedavi grubunda 12,08 g/dL; p=0,006), ferritin seviyelerinde (tedavi öncesi 9,84±1,88 µg/L, tedavi grubunda 46,24±2,92 µg/L; p=0,001) istatistiksel olarak anlamlı bir artış olmuştur. Piktorial kartla yapılan değerlendirmede ise tedavi öncesine göre kanama miktarı tedavi grubunda anlamlı oranda azalmıştır (piktoryal skor; tedavi öncesi 191±9,62 vs tedavi grubu 36±6,97; p< 0,001).
Sonuç: LNG-IUS menoraji tedavisinde çok etkin bir yöntem olup, özellikle üreme çağındaki kadınlarda hem kullanımının geri dönüşlü olması hem de etkinliğinin yüksek olması nedeniyle birinci seçenek tedavi yöntemi olabilir.
Anahtar kelimeler: levonorgestrel salgılayan rahim içi sistem, piktoriyal (resimli) skorlama sistemi, ferritin, hemoglobin
|
JOPP Derg 5(2):81-88, 2013
doi:10.5222/JOPP.2013.081
|
Araştırma
Povidon İyot ile Sezaryen Öncesi Vajinal Hazırlık Yara Enfeksiyonu ve Endometrit Riskini Azaltır mı?
Hatice ÖLMEZ *, Nadiye DUĞAN **, Sinem SUDOLMUŞ **, Aysun FENDAL TUNCA ***,
Gonca YETKİN YILDIRIM ***, Ahmet GÜLKILIK ***
* Demirci Devlet Hastanesi
** Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı
*** Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği
|
|
Amaç: Sezaryen doğum öncesi povidon iyot ile vajinal hazırlığın postpartum yara enfeksiyonu ve endometrit oranlarını azaltıp azaltmadığını belirlemek.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmamız sezaryen doğum öncesi povidon iyot ile hazırlık yapılan veya yapılmayan olguları içeren randomize kontrollü bir çalışmadır. Çalışmamızın primer sonucu postpartum yara yeri enfeksiyonu ve endometrit oranlarıdır.
Bulgular: Kontrol grubu (n=335) ile karşılaştırıldığında povidon iyot ile vajinal hazırlık yapılan grupta (n=332) post-operatif yara enfeksiyonu belirgin şekilde azalmıştı (p=0,015). Endometrit insidansı her iki grupta da benzerdi (p=0.841).
Sonuç: Sezaryen doğum öncesi povidon iyot ile vajinal hazırlık post-opertif yara yeri enfeksiyonu riskini azaltır.
Anahtar kelimeler: Sezaryen doğum, yara yeri enfeksiyonu, endometrit, povidon iyot
|
JOPP Derg 5(2):89-93, 2013
doi:10.5222/JOPP.2013.089
|
Araştırma
Pediatrik Femur Diafiz Kırıklarında Traksiyon Sonrası Pelvipedal Alçılama ve Titanyum Elastik Çivi Tedavilerinin Karşılaştırılması
Gökhan POLAT *, Hasan Hüseyin CEYLAN **, Mehmet ERDİL **, Kerem BİLSEL **,
Necdet DEMİR **, Nejat TUNÇER **, Gökçer UZER **
* Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
** Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı
|
|
Amaç: Pediatrik femur diafiz kırıkları çocukluk çağında sık görülen yaralanmalardan biridir. Çalışmamızda hastaların tedavisinde sık olarak kullanılan traksiyon sonrası alçılama ve titanyum elastik çivi tedavilerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler: Eylül 2011 - Temmuz 2012 yılları arasında kliniğimize femur diafiz kırığı nedeniyle başvuran ortalama takip süresi 5 (3-10) ay olan 39 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaneye yatırılarak traksiyon uygulanan ve yumuşak kallus oluşumu sonrasında anestezi altında pelvipedal alçı yapılan 26 hasta grup 1 olarak sınıflandırıldı. Titanyum elastik çivi ile tedavi edilmiş olan geriye kalan 13 hasta grup 2 olarak sınıflandırıldı. Grup 1’deki hastaların 20’si erkek 6’sı kız, ortalama yaşları ise 3,9 (1-9) yaştı. Grup 2 ‘deki hastaların ise 6’sı erkek 7’si kız ve ortalama yaşları 8,7 (4-15) yaştı.
Bulgular: Gruplar arasında takip süresi açısından istatistiksel fark yoktu. Tüm kırıkların takip süreleri sonunda kaynadığı görüldü. Grup 1’deki hastaların hastane yatış süreleri (10,1 gün), grup 2’deki hastalara (2,2 gün) göre istatistiksel olarak anlamlı biçimde yüksek olarak tespit edildi (p< 0,05). Grup 1’deki hastaların 2’sinde, grup 2’deki hastaların 1 tanesinde komplikasyona bağlı olarak revizyon operasyonu gerekli oldu. Gruplar arasında komplikasyon ve postravmatik deformite açısından istatistiksel fark saptanmadı.
Sonuç: Traksiyon sonrası pelvipedal alçılama femur diafiz kırıklarında ülkemizde sık kullanılan bir yöntemdir. Fakat göreceli uzun hastane yatışı, uzun iyileşme süresi ve yarattığı çocuk bakımındaki güçlükler tedavide karşılaşılan temel sorunlardır. Çalışmamızda tedavi etkinliğinde istatistiksel olarak anlamlı bir başarı farkı tespit edilmese de, titanyum elastik çivi tedavisinin daha kısa yatış süresi ve göreceli olarak hastada daha konforlu ve hızlı bir iyileşme sağlaması nedeniyle daha sık tercih edilebileceği kanaatindeyiz.
Anahtar kelimeler: femur diafiz kırığı, traksiyon sonrası pelvipedal alçılama, titanyum elastik çivi
|
JOPP Derg 5(2):94-96, 2013
doi:10.5222/JOPP.2013.094
|
Olgu Sunumu
Sezaryen Skar Gebeliği: İki Olgu Sunumu
Ahmet ŞAHBAZ *, İbrahim POLAT **, İsmet ALKIŞ **, Ali İsmet TEKİRDAĞ **
* Cide Devlet Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği
** Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği
|
|
Sezaryen skar gebeliği, her ne kadar en nadir ektopik gebelik formlarından birisi olsa da insidansı, hızla artmakta olan sezaryen doğum oranları nedeniyle yükselmektedir. Nadir görülüyor olmasına karşın obstetrik kliniğinin yaşamı en tehdit edici acillerindendir. Bu çalışmamızda, hastanemizde tanısı konan ve tedavisi yapılan iki sezaryen skar gebelik olgu sunumunu yaşamı tehdit edici bu obstetrik acil hakkında dikkat çekmek amaçlı sunduk.
Anahtar kelimeler: sezaryen skar gebelik, ektopik gebelik
|
|