DİĞER |
1. |
Enfeksiyon Hastalıkları Epidemiyolojisi
Epidemiology is a Field That Searchs Diseases and Their Indicators
doi: 10.5222/otd.2016.001 Sayfalar: 1-7
Önder Ergönül
Epidemiyoloji, hastalıkları ve belirleyenlerini araştıran bir bilim dalıdır. Enfeksiyon hastalıkları epidemiyolojisi, diğer alanlarda kullanılan epidemiyolojiden bazı önemli farklılıklar gösterir. Enfeksiyon hastalıkları alanında olgular aynı zamanda risk faktörü olabilirler. İnsanların bir bölümü belirli enfeksiyonlara karşı bağışıktırlar. Hasta bir kişi kaynak olabilir. Enfeksiyon hastalıkları epidemiyolojisinde çoğunlukla halk sağlığını ilgilendiren ve acil önlemler alınması gerektiren bir durum vardır. Enfeksiyon hastalıkları, pek çok disiplinle birlikte çalışmayı gerektirir. Bu yazıda temel tanımlar, salgın tanımı ve Türkiye’de son dönemde yaşanan salgınlar gözden geçirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Enfeksiyon, epidemiyoloji, salgın
|
|
2. |
İnfluenza
Influenza
doi: 10.5222/otd.2016.008 Sayfalar: 8-12
Süda Tekin
Influenza, influenza viruslarının (tip A, B veya C virus) neden olduğu akut, ateşle seyreden bir infeksiyondur. İnfluenza virusları solunum yoluyla bulaşır ve genellikle kış aylarında epidemilere neden olur. İnfeksiyon, kendini sınırlayan, öksürük, baş ağrısı, ateş ve kas ağrılaryla seyreden bir klinik tablodan, bronşit, akut otitis madia ve pnömoniye kadar ilerleyebilen komplikasyonlara neden olabilmektedir.
Öksürük ve ateş yüksekliği gibi temel semptomlara dayanılarak klinik olarak tanı konulabilir. Solunum sekresyonlarında antijen tespiti veya moleküler tekniklerle hızlı tanı yöntemlerinden de yararlanılır. İnfluenza tedavisinde onay almış 4 farklı antiviral yer almaktadır. Erken tedaviyle (oseltamivir ve zanamivir) komplikasyon gelişimi önlenmiş olur. Korunmada aşılanma önemlidir ve hastane yatışını ve ölümleri azaltır. İnaktive ve canlı aşılar bu amaçla kullanılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Aşılama, klinik, influenza, tedavi
|
|
3. |
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi
Crimean-Congo Hemorrhagic Fever
doi: 10.5222/otd.2016.013 Sayfalar: 13-19
Şebnem Eren Gök
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) kene kaynaklı, Bunyaviridae ailesine ait bir virüs (KKKAV) tarafından oluşturulan zoonotik bir hastalıktır. Asıl vektörleri, hyalomma cinsi kenelerdir. Hastalık, Asya, Afrika, Doğu Avrupa ve Ortadoğu bölgelerinde, 30’dan fazla ülkeden bildirilmiştir. Türkiye’den ilk olgular 2002 yılında bildirilmiştir. KKKA virüsü, infekte kenelerin ısırması veya ezilmesi, KKKA’lı hastanın veya viremik hayvanların kanı veya vücut sıvıları ile temas yoluyla bulaşmaktadır. KKKA’in oluşturduğu klinik tabloda dört dönem tanımlanmıştır: inkübasyon, prehemorajik, hemorajik ve konvelesan dönem. KKKA’i, kısa bir inkübasyon dönemini takiben ani başlayan yüksek ateş, titreme, şiddetli baş ağrısı, baş dönmesi, sırt ve karın kaslarında ağrı ile karakterize bir klinik tablo oluşturur. Ciddi olgularda, peteşiden yaygın ekimozlara kadar değişen kanamalar olabilir. Hastalığın erken döneminde tanı için şüphe etmek gereklidir. Klinik semptomlar ve epidemiyolojik öykü yanında, kan sayımı ve biyokimyasal test sonuçları KKKA enfeksiyonu için ilk ipuçlarını oluşturur. KKKA’in ayırıcı tanısında, bakteriyel, viral ve enfeksiyon dışı nedenler de düşünülmelidir. KKKA’nin kesin tanısı, spesifik laboratuar testleri ile konulur. Destek tedavisi, hasta tedavisinde en önemli bölümü oluşturur. Plasebo kontrollü çalışmalar olmamasına rağmen ribavirin, tedavide kullanılan tek antiviral ilaçtır. Korunmada, akarisidler ve koruyucu giysi kullanımı gibi kişisel koruyucu önlemler, sağlık çalışanları içinde basit bariyer önlemleri önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Epidemiyoloji, Kırım-Kongo kanamalı ateşi, klinik özellikler, patogenez ve KKKA tedavisi
|
|
4. |
Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak, Suçiçeği ve Aşılamalarında Güncel Durum
Current Situation on Measles, Rubella, Mumps and Chickenpox Vaccinations
doi: 10.5222/otd.2016.020 Sayfalar: 20-23
Sezen Özkök
Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte geliştirilen onlarca aşıya rağmen, aşıyla önlenebilir hastalıklar hala dünya genelinde ciddi morbidite ve mortaliteye neden olmaktadır. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve suçiçeği bulaş oranı yüksek, toplumda özellikle çocukluk yaş grubunda görülen bulaşıcı hastalıklardır. Ancak bazı erişkinlerin çocukluk dönemi aşılarını olmamaları ya da zaman içinde bağışıklık düzeylerinde düşme meydana gelmesi nedeni ile toplumda erişkin dönemde de bu hastalıklara rastlanılmaktadır. Bu hastalıklar etkili aşılama programları ile önlenebilmektedir. Bağışıklığı azalmış ya da hiç gelişememiş kişilerin yetişkinlikte gerek mesleki, gerek yolculuk gibi nedenlerle bu hastalıklarla karşılaşma olasılığı artmaktadır. Bu nedenle risk altındaki kişilerin bağışıklamasına gereksinim duyulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Aşı, bağışıklık, bulaşıcı hastalıklar
|
|
5. |
Toksoplazmoz
Toxoplasmosis
doi: 10.5222/otd.2016.024 Sayfalar: 24-28
Ceyhun Varlı, İsmail Türköz, Serkan Aydemir, Salih Emre, Funda Şimşek, M. Taner Yıldırmak
Toksoplazmoz, toksoplasma gondiinin etken olduğu infeksiyonun adı olup, bu parazit 1908 yılında keşfedilmiştir. Tüm dünyada yaygın olarak görülmekle birlikte, sağlıklı bireylerde genellikle asemptomatik seyreder. Türkiye’ de seropozitiflik oranları % 30-79 arasındadır. Parazit seksüel yaşam döngüsünü kedilerde tamamlayıp, aseksüel evrede insanlar dahil birçok memeliyi enfekte edebilir. İnsanlar enfekte yiyeceklerin tüketimi dışında transfüzyon yolu ve anneden bebeğe geçiş şeklinde de hastalığı edinebilir. Toksoplazmoz; semptomatik olduğunda lenfadenopati, döküntü, hepatosplenomegali, ateş ile prezente olup, özellikle immunsupresif bireylerde yaşamı tehdit eden ensefalit, pnömoni, perikardit gibi ağır formlarda da görülebilir. Annede aktif enfeksiyon varlığında transplasental yolla bebeğe geçerek ölüdoğuma veya doğum sonrası koryoretinit, hidrosefali, mental retardasyon gibi tablolara yol açabilir. Tanıda en sık kullanılan yöntem ELISA ile IgM – IgG bakılması olup, tanının desteklenmesi veya kesinleştirilmesi için avidite testi, Sabin-Feldman boya testi, PCR, lateks aglutinasyon, histopatoloji yöntemleri de kullanılabilir. Tedavide primer ajanlar primetamin ve sulfadiazindir. Alternatif olarak klindamisin, TMP-SXT, azitromisin, atovaquon kullanılan diğer ajanlardır. Gebelerde primer olarak bebeği maternal enfeksiyondan korumak için spiramisin kullanılır.
Anahtar Kelimeler: Gebelik, parazit, toksoplazmoz
|
|
6. |
Zika Virüs
Zika Virus
doi: 10.5222/otd.2016.029 Sayfalar: 29-36
Orhan Şahin, Veli Mihmanlı
Zika virüs (ZİKV), flavivirüs ailesine ait, sivrisinek aracılığı ile bulaşan bir virüstür. Virüs, 1947 yılındaki ilk keşfinden günümüzdeki Güney Amerika salgınına kadar bilim dünyasının ilgi odağında olmamış ve hakkında sınırlı sayıda literatür yayımlanmıştır. Zika virüs enfeksiyonu erişkinlerde yaklaşık %80 oranında asemptomatik seyretmekle beraber, semptomatik olgularda ön planda döküntü ve kaşıntı gibi deri bulguları görülür. Baş ağrısı, myalji, yorgunluk, artralji gibi diğer semptomlar da görülebilir. Son yıllarda Zika virüsün, enfekte bireylerde Guillian-Barre sendromu ve enfekte hamilelerin fetuslarında mikrosefali gibi komplikasyonlara yol açtığı gösterilmiştir. Günümüzde ülkemizde kanıtlanmış bir Zika olgusu bulunmamaktadır. Bununla beraber, özellikle Türkiye’nin güney-doğu bölgelerinde aedes cinsi sivrisineklerin görülmesi ve son yıllarda artan uluslar arası yolculuklar nedeniyle, ülkemiz açısından oluşan potansiyel risk nedeniyle sağlık çalışanlarının konuya ayrı bir önem göstermesini gerekli kılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Mikrosefali, sivrisinekle bulaşan hastalık, Zika virüs
|
|
7. |
Middle East Respiratory Syndrome-Coronavirus (MERS-CoV) Enfeksiyonu: Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu-Koronavirüs Enfeksiyonu
Middle East Respiratory Syndrome-Coronavirus (MERSCoV) Infection
doi: 10.5222/otd.2016.037 Sayfalar: 37-45
Seza İnal
“Middle East Respiratory Syndrome-Coronavirus” (MERSCoV) 2012 yılında şiddetli solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle Suudi Arabistan’da ölen bir hastadan izole edilen yeni bir virüstür. Arap Yarımadası’ndaki develerde ortaya çıkan MERS-CoV enfeksiyonu, pandemi yapma potansiyeli nedeniyle, bütün insanlığı tehdit eder hale gelmiştir. Koronavirüsler yıllar boyunca insanların üst solunum yolunda ve gastrointestinal sistemde hafif enfeksiyon etkeni olarak bilinirken, ölümcül ve insandan insana yayılabilme özelliği nedeniyle yeni bir üye olarak MERS-CoV dünya için korkulan bir salgın etkeni olmuştur. Genomik çalışmalar MERS-CoV’un yarasalarda etken olan betacoronaviruslardan köken aldığını ve daha sonra develere adapte olduğunu düşündürmektedir. Virüs develerden insana veya insandan insana bulaşabilmektedir, ancak virüsün bulaşma yolları halen açık değildir. Dünya Sağlık Örgütü bu güne kadar laboratuar tanısı doğrulanmış 1791 MERS-CoV olgusu tespit edildiğini ve bunların 640’ının öldüğünü (olgu fatalite hızı %36) bildirmiştir. İlk MERS-CoV olgusu bildirildikten sonraki 4 yıl içinde ortaya çıkan bu hastalar, Avrupa, Asya ülkeleri ve ABD dahil, 26 farklı ülkeden bildirilmiş, bu ülkelere Orta Doğu ülkelerinden gelmiş veya gelenlerle temas etmiş olgulardır. Hastalığın klinik tablosu asemptomatik enfeksiyondan ölüme yol açabilen ağır solunum yetmezliği ve multiorgan disfonksiyonuna kadar değişebilen bir yelpazededir. Bugün MERS-CoV enfeksiyonuna özgü bir tedavi mevcut değildir. Bu nedenle yeni enfeksiyon gelişmesini önlemek ve özellikle de sağlık kurumlarında enfeksiyon kontrolünü sağlamak için yapılacak çalışmalar, MERS-CoV ile mücadelenin temelini oluşturmaktadır. MERS-CoV enfeksiyon salgını zaman içinde şiddetini kaybetmiş gibi görünse de, hala dünyanın uzak bölgelerine yayılma potansiyeli taşımaktadır. Bu makalede, MERS-CoV enfeksiyonu hakkında epidemiyolojik, virolojik, klinik, tanısal, tedavi ve korunmaya ilişkin yeni tıbbi bilgiler gözden geçirilerek derlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Koronavirüs enfeksiyonları, MERS, MERS-CoV, Ortadoğu solunum yetmezliği koronavirüsü
|
|
8. |
Bruselloz
Brucellosis
doi: 10.5222/otd.2016.046 Sayfalar: 46-49
Funda Şimşek, Arzu Kantürk
Bruselloz; dünya üzerinde zoonotik hastalıklar arasında en yaygını olup, enfekte hayvanların dokuları ile temas veya bu ürünlerin tüketimi ile bulaşır. Hastalığa Türkiye ve yaygın olarak Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde, endemik olarak rastlanır. Bruselloz; insan vücudunda retiküloendotelial, kardiyovasküler, gastrointestinal, kas-iskelet ve sinir sistemlerini tutarak, farklı klinik bulgularla karşımıza çıkabilir. Ülkemizde nedeni bilinmeyen ateşin önemli nedenlerindendir. Bruselloz tedavisindeki amaç semptomların giderilmesi, olası komplikasyonların önüne geçilmesi ve relapsların önlenmesi olmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Bruselloz, zoonoz, bruselloz
|
|
9. |
Güncel zoonozlarda dermatolojik ipuçları
Dermatological Signs of Zoonotic Infections
doi: 10.5222/otd.2016.050 Sayfalar: 50-54
Ece Nur Değirmentepe
Zoonozis, vertebralı hayvanlar ve insanlar arasında doğal yollarla geçiş yapan enfeksiyon hastalıkları olarak tarif edilmektedir. Zoonotik hastalıklar içerisinde viral, bakteriyal, fungal, riketsiyal ve paraziter enfeksiyonlar yer almaktadır. Hayvanlar çoğu zoonoz hastalığında yalnızca zoonotik etken taşıyıcısı olarak görev alır, kendisinde herhangi bir hastalık gelişmez. İklim, hijyen ve sosyoekonomik koşullar gibi ekolojik faktörler, zoonotik hastalıkların dünya üzerindeki dağılımını etkilemektedir. Günu¨müzde zoonotik hastalıklar insan sağlığına yönelik ciddi tehdit oluşturabilmektedır. Özellikle Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı, Zika virüs ve Ebola virüs hastalığı son zamanlarda dikkat çeken önemli bir halk sağlığı sorunu olan güncel zoonozlardandır. Deri belirtileri zoonotik enfeksiyonda erken tanı konulması ve tedavi için önemli bir ipucu olabilir. Bununla birlikte, deri bulguları hastalığın prognozu hakkında da bilgi verebilir.
Anahtar Kelimeler: Ebola virüs, deri bulguları, Kırım- Kongo kanamalı ateşi hastalığı, Zika virüs, zoonozlar
|
|
10. |
Önemli Zoonozların Laboratuvar Tanısı
The Laboratory Diagnosis of Important Zoonotic Infections
doi: 10.5222/otd.2016.055 Sayfalar: 55-64
Çiğdem Arabacı, Funda Şimşek, İsmail Türköz
Enfeksiyon hastalıkları alanında zoonotik enfeksiyonlar tanı ve tedavi olanaklarının artmasına rağmen, özellikle uluslararası seyahatin artması, iklim değişikliği gibi nedenlerle yineleyen salgınlar halinde devam etmektedir. Etiyolojilerine göre viral, bakteriyel, fungal ve paraziter olmak üzere sınıflandırılabilir. Dünya genelinde önemli mortalite ve morbiditeye neden olması nedeniyle zoonotik enfeksiyonlara yaklaşımın bilinmesi önemlidir. Bu makalede, önemli zoonozların laboratuvar tanısında izlenecek basamaklar gözden geçirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Enfeksiyon, tanı, zoonoz
|
|